27 Şubat 2011 Pazar

YAZ

sana danışacak değildim ya
koşarım tutarım sarılım
zalimkar kumsalda ağlıyorsam da
bu neyi gösterir -kime ne benden-

içinde olmam yada ölmem
romantizmde yanmak gibidir
çilekeş mi doğmuşum sen söyle
şimdi söyle –boyuna posuna güveniyorsun-

birkaç adım öne çık –lütfen-
daha iyi göreyim seni

dört mevsimin üçünde tek başınaydım
sen vardın en şahanesinde
yaşamaz olsaydım

25 Şubat 2011 Cuma

KIMILDAMAYIZ

yorgun doğmuşuz vesselam
kanımız donmuş
uyuşukluk yaşam biçimi olmuş
yangın çıksa yansak
pis kokulardan boğulsak
uyanmayız
dilim dilim kesseler
KIMILDAMAYIZ

24 Şubat 2011 Perşembe

BENİ DE

beni de koy...çizdiğin tablonun içine...sulu boya, kuru boya, karakalem...çiz işte...incir ağacı da yapsan razıyım be abi...unutma...beni de koy...düşlerinin kölesi olrum...hem belli mi olur...belki de mutluluk benim dallarımda gizlidir...

22 Şubat 2011 Salı

YANILMIŞIM

yanılmışım...nankör olan sadece kediler değilmiş...bir de...nasip diye bir şey varmış...kanatarak öğretecek kendini...göreceksin...

21 Şubat 2011 Pazartesi

AĞLATIR YOKLUĞUN GECELERDE

bir orman köyündeydim
ahşap kulübenin içinde
ocak yanıyordu saçılarak
alevi önce kızıldı
sonra mavi
düşlerimin mavisi sanıyordum
ocak sönmeden önce

bir orman köyünü dolaştım
saka kuşları
böğürtlen dalları suskundu
nehir kurumaya yakın

bir orman köyünde sevdalandım

20 Şubat 2011 Pazar

OLUR MU DİYE

canım biraz alaturka dinlemek istedi
iki kadeh rakı birazcık meze
esmer bir kadın teni çekti canım
uzun zamandır hasret kaldığım

bütün özgürlüğümle oturdum meyhaneye
hava soğuktu soba yoktu üstelik
kocaman feryatlar inliyordu içeride
bir de ihtiyar meyhaneciyle ben

olur mu diye bekledim
olmadı

15 Şubat 2011 Salı

BİR ŞEY SÖYLEME

işini bilenler çok fazla...bu yüzden "eyvah" diyenlerin çığlığı yankılanıyor kulaklarımızda...

9 Şubat 2011 Çarşamba

KIR DÜĞÜNÜ

uzaktan seyretmene gerek yok beni kader
böylesine rüzgarlı bir havada
kulak memem donacak
işte budur kader ve burnumun ucu kırmızı
garip olan kimdir öyleyse
unutabilecek misin söylediklerimi

mor çiçekli balkonundan seyrediyorum seni
caddenin bir ucundan diğer ucuna
şallar uçuşuyor ve düşler kayıp bir ada
taştan bir kalp ancak sessizliğe bürünebilir
tekrarı olmayacak
kır düğünü başlamadı daha

yakaladım seni kader caddenin orta yerindesin
usulca kes boynumu incinmesin

8 Şubat 2011 Salı

AĞIT

ayıklanıp gidecek koca taş
kayalıktan çakıllığa
kapkara sütü içerken
ağladığını göreceksin eniğin
senden de tekme bekleyecek

gök gürültüsünden hemen sonra
çakılın ve eniğin yakınlığı
ateşe verecek seni
önce bileklerin yanacak

korkacaksın eniğin ninnisinden
elveda yarınlar

6 Şubat 2011 Pazar

AN GELİR HATIRLARIM

ey herşeyin en güzeli...kimine aşk...kimine umut...kimine yağmur...kimine nazar boncuğu...kimine dost sesi...bazen gitmek zor...bazen de kalmak...hangisi mi...bilmiyorum...sen söyle...borcun var son sahneden...unutma...

4 Şubat 2011 Cuma

KATLANIRIM

okunan bütün hikayeleri
                        açar kulağımı çocukça
                        dinlerdim
anlamaya çalışırdım
                        bir yandan da
“büyüyünce ne olacaksın” sorusunun
                        neden sorulduğunu
ilgi alanımın boş bir
                        tarla olduğunu sananlar
                        dehşete düşüp yanıldılar
darı ektiler peşim sıra
                        gün aşırı suladılar
oluk gibi açıldı sabrım
                        açıldı sabrım